Ajansta Bir Yıl Nasıl Geçti?

Ajans Öncesi:

Her şeyden önce kendimi tanıtmalıyım. Üniversitede çevre mühendisliği okudum. Lisanstan mezun olduğum gün, ülkenin en önde gelen devlet üniversitelerinden birisinde yüksek lisansa kaydoldum. Fakat hiç gitmedim 🙂

Çünkü bir karar vermem gerekiyordu. İstanbul gibi bir şehirde çalışıp yalnız başına yaşamak ve yüksek lisansı bir arada götüremeyeceğimi ön görüp iş hayatına girmeye karar verdim. Bu kararımda ‘Ev’ için kurduğum hayallerin katkısı büyük oldu.

Profesyonel kariyerimde çevre mühendisliğinin kollarından bir çoğunda çeşitli işlerde çalıştım. Ajansa geçmeden önce son çalıştığım iş ise yine çevre mühendisliği kollarından biri olan bir çevre laboratuvarı idi. Burada yaptığımı işi biraz anlatmam gerekiyor. Çünkü ‘ajans’ transferimin ön ayağını oluşturuyor. Son işimde laboratuvarın satış birimini tamamen sırtlamıştım. Bir sene boyunca her şey çok güzel gittikten sonra artık offline tarafta işlerin çok parlak olmayacağı kendini belli ettirmeye başladı. Önce satışlar düştü ardından gelir…

Tam bu noktada ajansta çalışan arkadaşım vasıtası ile -ki kendisi en yakın arkadaşlarımdan biridir ve şu an iş arkadaşım :)- SEO ve Adwords konuları üzerine konuşmaya başladık. Bu süreçte araştırmalarıma ve okumalarıma devam ettikçe. Bir ajanstan yardım almanın en hızlı çözüm olacağına karar verdim ve bu konuda bir adım atmak için yöneticilerimle beraber çeşitli ajanslarla görüşmelerde bulunduk. Sektörün ne denli büyük bir açığı olduğunu fark edince şaşkınlık içerisinde kaldığımı söylemeliyim 🙂

Nihayetinde bir ajansla anlaşılamadı çünkü ajansların talepleri göz korkutacak boyutta idi. Burada çalıştığım şirketin bütçesini düşününce bu davranışın çok normal olduğunu şimdi şimdi kabul ediyorum. Devam eden süreçte kariyerimin bir çıkmaza girdiğini ve bir adım atmam gerektiğine karar verdim. Araştırmalarım devam ederken ajans çalışanı arkadaşım bir pozisyon olduğunu ve ilgilenmek isteyip istemediğimi sorunca elimde sadece iki seçeneğim olduğunu fark ettim. İlk seçenek yine çevre mühendisliği kollarıdan birisinde kariyerime daha yüksek bir maaş ile devam edecektim yada kariyerimi kökten değiştirip dijital pazarlama dünyasının içine girecektim. Değişimin her zaman iyi olduğuna inandığım için ikinci seçeneği seçtim 🙂

Bu yazıyı yazmaya ise bu temada yazılmış bir çok İngilizce içerik okuduktan sonra karar verdim. Bu temada Türkçe içeriğin neredeyse yok denilecek kadar az olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim.

Ajans Sonrası:

Her şeyden önce kesinlikle çok keyifli 🙂 İlk söylemem gereken şey bu :))

-Yeniyi Yakalamak-

Önceki iş tecrübelerimin tamamında kendini geliştirme bir süreden sonra kısır döngü içine giriyordu. Süreçler ve sektörel altyapılar standartlar üzerine kurgulu olduğu için yeni birşey yapmanız neredeyse imkansız gibiydi. Bu standart yapı bir süre sonra gerçekten sıkıcı hale gelmeye başlayabiliyor.

Ajansta ne yapıyoruma gelirsek, SEO Analyst olarak çalışıyorum. SEO nedir sorusu bu yazının teması dışında olduğu için şimdilik sadece şunu

buraya bırakıp devam ediyorum 🙂

Yaptığım iş yani SEO genel prensipleri olmakla beraber Google kökenli algoritma geliştirmeleri nedeniyle dinamik bir yapıya sahip. Dolayısı ile ajans olarak yapıya uyumlu halde kalmak için sürekli olarak okuma ve araştırma içinde olmanız gerekiyor. Hayatı bilgisayar ve internet içinde geçmiş ben için; gün içinde sürekli İstanbul trafiğinde araba kullanıp, günde 2 veya 3 müşteri ile satış görüşmesi yapmaktan daha keyifli olduğunu söylemek zorundayım. Araba kullanmayı çok sevsem bile İstanbul bir yerden sonra gerçekten yorucu olabiliyor.

-İnsanlar-

İşin insan boyutuna geçelim. Eski sektörümde aşağı yukarı benzer süreçlerden geçtiğim arkadaşlarımla çalışmak, yeni birşeyler öğrenmemin hızını azalttığını söyleyebilirim. Bu durum maalesef benim için olduğu kadar onlar içinde geçerli. Ajansta yeni şeyler okuyacak ve deneyecek zaman bulabiliyorsunuz. Eski işimde bazı günler arabamı Kadıköy içinde park edecek yer bulabilmek için bile bir saate yakın zaman harcadığımı hatırlarım. Hele Fenerbahçe maçı olduğu günler tam ölümdü 🙁 Ayrıca yaptığım iş çok kendine has olduğu için çalışan arkadaşlarımın tamamının delilik ve dahilik ince sınırında gezdiğini çok net söyleyebilirim 🙂 Her biri ayrı bir çılgın bilgi birikimine sahip birbirinden çılgın karakterde insanlar ve gerçekten böyle insanlarla çalışmak çok büyük keyif 🙂 Umarım onlarda benim için aynı şeyi düşünüyorlardır 😛

-Bakış Açısı Çeşitliliği-

Eski işim sektörel olarak bakıldığında tek bir sektör olarak orada duruyor. Ajansın doğası gereği birden fazla marka ile ilgilenmek durumundasınız. Bu, şu anlama geliyor aynı anda birden fazla bakış açısına sahip bir şekilde çalışmanız gerekiyor. Bunun çok güzel bir getirisi var 5x hızda tecrübe kazanmak. SEO’da her bir markanın ihtiyacı farklı olduğu için öncelikle bunu anlamanız gerekiyor. Bunun ardından bu belirlemiş olduğunuz strateji üzerine adımlar atmanız gerekiyor. Bu yolda ilerlerken Google temelli yeniliklere ayak uydurmanız ve markanızın rakiplerininde bu yeniliklere ayak uydurmaya çalışıyor oluşu ise işi bir challenge durumuna sokuyor. Dolayısı ile sürekli yeni ve en iyi olmak durumundasınız. Tek sektörde tıkanıp kalmamak ajansta çalışmanın en ufuk açıcı özelliklerinden birisi olduğunu söyleyebilirim.

Geleceğin Mesleği?

Üniversiteye hazırlandığım 2005–2006 yıllarında çevre mühendisliğinden geleceğin mesleği olarak bahsediliyordu. Bu durum mezun olduğum dönemde ve mezuniyetim üzerinden 5 yıl geçtikten sonra şu zamanlarda bile bu şekilde adlandırılıldığını görüyorum 🙂 Bu yazıyı okuyan çevre mühendisleri beni ufku dar mühendis olarak adlandırabilir. Fakat çevre mühendisliğinin geleceğin mesleği olmadığını açık bir şekilde söyleyebilirim. Eski bir arkadaşım şöyle bir laf etmişti:

30 yaşına kadar kariyerinde mutlu olduğun konuya karar verdin verdin, sonrası değişim yapmak için çok zor…

Bugün her sektörde yaşanan dijitalleşmenin ivmesine ek olarak, AI ve ML entegrasyonunu göz önünde bulundurursak değişim kaçınılmaz olarak çok hızlı olacak. Böylesi hızlı bir sektörde bulunmaktan son bir senedir çok keyif aldığımı çok net söyleyebilirim. Kariyerimi 29 yaşımda keskin bir şekilde değiştirmenin getirdiği heyecan ise cabası 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *